Değerli
Konuklar, Sevgili Göpsenliler ve Değerli Üyeler,
Avrupanın çeşitli ülkelerinden ve Türkiye’den gelerek
bizleri onurlandıran siz değerli konuklarımıza, sesleri ve sanatları ile destek
veren değerli arkadaşlarımıza, bu gecenin hazırlanmasında emek sarfedensevgili arkadaşlarımıza, kısaca burada olan
herkese hoş geldiniz diyor, katılım ve destek için herkese teşekkür ediyorum.
Sevgili Konuklar,
Avrupa - Göpsenliler Yardımlaşma ve Dayanışma Kültür Derneğimiz, 2004 yılında
yine siz değerli dostlarımızın ve Göpsenlilerin çabaları ve katılımı ile
kurulmuştur. O günden bugüne, Çorum ve Avustralya’daki Göpsenlilerde kendi
aralarında dernekler kurdular , daha örgütlü, daha katılımcı ve daha güçlü bir
şekilde insanlarımıza ve köyümüze hizmet etme yarışına girdiler. Bu yarışta
görev alan herkese huzurlarınıda birkez daha teşekkür ederim.
Başatılan bu zorlu birliktelikle, bugüne kadarköyümüze ve insanımıza çok güzel ve büyükhizmetler sunma başarısı elde ettik. Bunların
en başında:
·Dayanışma ve paylaşım,
·Köyümüzün yol ve su sorunun çözülmesi,
·Cemevinin ve çevresinin yeniden düzenlenmesi,
·Yemekhane ve tuvaletlerinin yapılması,
·Okul ve sağlık ocağının bakımı ve açık tutulması,
·Morg yapımı,
·Okulun ve cemevinin bilgisayarlandırılması, internet bağlantısı
·Gençlere eğitim yardımı,
·Özürlülere yardım,
·Hasta, muhtaç ve kimsesizlere maddi yardım,
·Mezarlık içi ve çevresinin düzenlenmesi ve bakımı,
… ve
bunlara ek olarak köyümüz yardımseverleri tarafından yapılan çeşmeler, maddi ve
manevi katkılar sayılıdığında ne kadar yararlı işler yaptığımız daha iyi
anlaşılır sanırım. Bunu daha iyi anlamak için, „nereden nereye „ sorusunu kendimize sorup, arkasında da „buradaki birlikteliğimizi görüp,
dernekleşmenin önemini birkez daha kavramak gerekir“ diye düşünüyorum.
Değerli
Dostlar, Sevgili Misafirler,
Peki bunlar yapıldıktan sonra herşey bitmiş, „artık sorunlarımız yok mu anlamına geliyor“, hayır. Aslında
sorunlarımız halen var ve duyarsız kaldığımız sürece de var olmaya devam
edecek. Burada belirtmek istediğim önemli noktalar da şunlar: İnsanlarımız,
·Bu yapılanların değerlerini bilmedikçe,
·Katılımcı ve aktiv rol almadıkça,
·Sorumluluktan ve görevden kaçtıkça
·Nasıl olsa yapacak birileri var dedikçe,
·Dedi – kodu ve fısıltı gazetelerine kulak verdikçe,
·Feodal kalıntılardan ve saplantılardan kurtulmadıkça,
·Yapılan işlerin doğruluğunu ve yanlışlığını sorgulamadıkça,
·Eleştiri gücünü devreye sokarak, sorunlarımızı gündeme getirip, onların
çözümü için emek harcamadıkça,
·Yaşadığımız toplumun bir parçası olarak, eksiklerimizin ve yapılması
gerekenlerin peşine düşmedikçe,
·Yanlışları sorgulmayıp ve yanlış yapanlardan hesap sormadıkça,
·Ve „bana değmeyen yılan bin
yaşasın“ ya da „bal tutan parmağını
yalar“ dedikçe, bu sorunların
üstesinden gelmemiz zorlaşır, hatta olanaksızlaşır.
İşte
bu yüzden diyorum ki, „gelin canlar bir
olalım, diri olalım“, katılımcı ve sorgulayıcı olalım. Sorunlarımızı ve
sıkıntılarımızı birlikte aşalım.
Değerli
Dostlar,
Biz Göpsenliler ya da siz dostlarımız, nereden gelirsek gelelim, kökenimiz ne
olursa olsun, çağdaş dünyanın bir parçası olmak için mücadele etmemiz gerektiğine
inanıyorum. Bunun,kolay kazanılacak bir mücadele olmadığının
bilinci ile haraket etmeli ve ona göre kendimize bir yol haritası çıkarmalıyız.
İnsanımızave çocuklarımıza ileride utanç duymayacağımız çağdaş ve
kalıcı yenilikler bırakmanın yollarını aramalı ve bunun mücadelesini
vermeliyiz. Artık, „küçük hesaplarla,
adam kayırmacılıkla, vurdum duymazlıklarla, osmanlı oyunlarıyla“ zaman kaybetmenin
sırası olmadığının bilincine varmalıyız.
Kısaca bizler, çağdaş, demokratik,
kendine güvenen, eleştiren, hesap soran, yolsuzluğa boyun eğmeyen, haksızlığa
karşı duran, hak arayan uygar dünyanın bir parçası olmalıyız, onun için
çaba harcamalı çocuklarımızı ve bizden sonra gelen nesili yönlendirmeliyiz.
Değerli
Konuklar,
Sevgili Göpsenliler,
Bizler, birer dernek üyesi olarak, Göpsenli olarak ya da birey olarak kendimizi
yaşadığımız ve bağlı olduğumuz toplumlardan soyutlayamayız. O toplumların bir parçası
olarak, o toplumların yaşadıkları tüm sıkıntıları ve güzellikleri birlikte
yaşadığımızın farkında olmalıyız. Yaşanan ekonomik sıkıntılar, işsizlik,
yoksulluk ve bunların toplumda yarattığı erozyonların sonucu olarak, bizlerde
hem birey, hem aile, hem de toplum olarak etkilerini yaşamaktayız. Bu
yaşananların, bizlere daha çok zarar vermemesi için, daha örgütlü bir
çalışmanın içine girmeli, dayanışma ve paylaşım yoluyla birbirimize destek
olmalıyız. Unutmayalımki, „sıkıntılar,
üzüntüler ve acılar paylaştıkça azalır, sevinç ve mutluluklar paylaştıkça
çoğalırlar“.Dileğimiz,
insanlarımızın bu paylaşım ve dayanışmanın içerisinde aktiv rol alması ve
örgütlülüğe inanması ve önem vermesidir. Herekesin duyarlı ve sorumlu birey ve
yurttaş konumuna gelmesidir.
Değerli
Konuklar,
Sevgili Üyeler, Azgınlaşan kapitalizm, onun kurum,
kuruluş ve mimarları, tepkisiz bir toplum yaratmanın mutluluğunun doruk
noktasındalar. Buna paralel olarak, bizler de duyarlılıktan uzaklamış ve tepki
veremez hale gelmiş durumdayız. Toplumun üzerine serpilen bu ölü toprağın,
bizim de gözlerimizi kapattığı bir gerçek. Birer dernek üyesi olarak, birer
Göpsenli olarak hatta insan olarak yaşanılan ya da yaşatılan haksızlıklara,
yapılan yolsuzluklara, dayatılan düzene tepki vermediğimiz gibi, „sağır sultanları“ oyanarak
görmemezlikten gelmekteyiz.
Derneğimiz içinde ve dışında yaşanılanlar, deneğimize ve yönetiçilerine yapılan
çirkin ve belden aşağı saldırılar, etkinliklerin ve güzel çalışmaların sabote
edilmesi, feodal ilişklier kullanılarak dernekten üye çalmalar, yapılan genel
kurullara çamur atmalar ve kararlarına saygı duyulmaması, yönetim kurulundaki
arkadaşlara küfürler ve daha birçok olumsuzluklara tepki vermeyen üyelerimiz,
Göpsenliler ve gerçek dostalarımız , bunları yapanlar kadar derneğimize ve
birlikteliğimize zarar verdiklerini bilmelerini isterim. Suskun kalanlarımız, ileride
bu sorumluluklarının hesabını çocuklarına veremez duruma geleceklerdir.
Bu tepkisizlik ve duyarsızlık, yapılan bunca güzellik karşısında da var olmaya
devam etmekte. Yapılan bunca işlerden sonra, tamamı gönüllü ve özverili olan
yönetim kurulllarındaki arkadaşlarımıza „bu
işi güzel yaptınız, teşekkür ederiz“ diyen olmadığı gibi, bunu iki satır
yazı yazarak belirten de olmadı….
Değerli Dostlar,
Dernekçilik, hiçbir maddi kazanç ve çıkar gözetilmeden, sadece gönüllük
temeline dayanan ve çok büyük özveri isteyen bir iştir. Bu işi yapacak bu gibi
gönüllüler var oldukça, dernekler kurumsallaşır, büyür ve güçlenirler. Ama, bu
gibi özverili ve gönüllü insanlar bulunamayınca, derneklerin yaşatılması ve
kurumsallaşmasıda çok zordur. İşte bu yüzden, burada sizlere birkez daha
çağırda bulunmak istiyorum: Gelin, sizlerde bu gönüllüler kervanına katılın,
pişireceğimiz çorbada sizlerin de tuzu olsun, yoksulumuza, öğrencimize,
özürlümüze, çocuklarımıza, insanlarımıza ve köyümüze daha büyük katkılarımız
olsun. Yanlış yaptığımız zaman uyarın, doğru yaptığımız zaman, daha doğrusunu
yapmamız için destek olun. Derneğimizin kurumsallaşması, Çorum ve Avustralya’daki
derneklerimizle daha uyumlu ve verimli çalışması için katkı sunun.
İnsanlarımızın birlik içinde, dayanışmave paylaşım ruhuyla daha verimli olmasını sağlayın. Katkınız, desteğiniz
ve oylarınızla yönetimde, denetimde ve disiplinde söz sahibi olun. Kısaca burda
olan ve olmayan herkese kapımız sonuna kadar açık, gelin birlikte, dernek
çatısı altında ve daha güçlü bir şekilde yarınlara kucak açalım.
Sözlerimi
bitirirken, bu gece ile amaçladığımız, eğitime
katkı sunma ve dolayısıyla gençlerimizin okumalarına olanak sağlama ve özürlü
kardeşlerimize destek olarak sıkıntılarını azaltabilmek sizlerin
katılarınıza bağlı.
Bu amaçla burada bulunan herkese, uzak-yakın demeden gelerek katılanlara,
destek verenlere, sanatçılara, katılımcılara, emek verenlere ve aylardır
hazırlık yapan yönetim kurulundaki arkadaşlarıma birkez daha teşekkür ederim.
Beni dinlediğiniz için de ayrıca hepinize teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı
sunarım…