2012 Yeni yilin insanliga baris,sevgi,dostluk, ve huzur getirmesini diliyorum. Dilekleriniz,kabul sansiniz bol, mutlulugunuz uzun, sagliginiz ebedi olsun.
yaylacik-gopsen 21 Aralık 2011 23:07 |
Yaylacık Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Kültür Derneğinin hazırladığı yıl başı şenliğine tüm yaylacıklı dostlarımız davetlidir. Yer:Hacı Bektaşi Veli Kültür derneği Tarih:31/12/2011 Saat:19:30
AŞURE DAVETİ:Yaylacık Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Kültür Derneğinin, 18 Aralık 2011 Pazar günü Saat 13.00te Muharrem ayı münasebeti ile düzenleyecekleri Aşureye tüm yaylacık halkı davetlidir. Tarih:18 Aralık 2011 saat:13:00 Yer:Erkin kraathanesi(emek caddesi)
YKYDKD YÖNETİM KURULU
Yalçın ÇEVİK 11 Kasım 2011 23:56 | Amsterdam
Sevgili Cemal kardesimize bassagligi diliyorum
yalcin cevik
yaylacik-gopsen 05 Kasım 2011 16:56 |
Bayramlar, insanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygının perçinlendiği günlerdir. Bayramlar, insanların birbirleriyle olan dargınlıklarını unuttukları, barıştıkları, kardeşçe kucaklaştıkları günlerdir.Hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle,Tüm yaylacık halkının Kurban Bayramı kutlu olsun!
Yönetici Yorumu:
hüseyin 23 Ekim 2011 21:52 |
BİR ARADA YAŞAMAYI ÖĞRENELİM Degerli kardeşlerim gündemde olan olaylarla ilgili çeşitli yorumlar açıklamalar inanki çok üzücü bizim ülke gibi her olayı yaşamıış tarihi kara lekelerle dolu her türlü oyunlara gelmiş bir toplum olarak halen geçmişimizden ders alamamışız hemen hemen herkes derki türkiye bir mozaik ülkedir peki mozaik bir ülkede alevileri yaktınız kürtleri ihma ettiniz ermenileri yok saydınz çingeneyi dişladınz tek dil tek bayrak vatan millet sakarya dediniz şimdi nasıl bir arada barış içinde yaşayacagız bizim diger inançlarla olan halklarımızla inanın hiç bir sorunumuz yok beraber yaşamaktanda mutluluk duyarız bir binanın malzemesi dahi tek malzemeden meydana gelmez beşonu tahtası çıtası ve direkleri vardır bunlardanda bir bina meydana gelir zaman geldi alevileri direk yaptılar zaman geldi cumuriyetin bekçisi yaptılar gün geldi arbanın muavini yaptılar daha dogrusu bi türlü şöför koltugunu yakalayamadı aşagılandılar yakıldılar çeşitli hakaretlere maruz kaldılar hepsini sineye çektiler şimdi sıra kürtlerde başbakan kürt sorununun oldugunu kendiside söyledi öyleyse niye çözemiyosun sen hükümet degilmisin dağa taşa milyon dolarca bomba atıyorsun 20 yaşındaki yoksul askerimi şehit ediyosun babasının annesinin üstüne elektiriğini kesiyorsun ve üstelikte tam cenaze töreninde bütün dünya izlerken direğe çıkılıp eve elektirik veriliyor bu ülkede ne aleviler ne kürtler 70 milyon nufusta ayrı görmüyoruz kendimizi, kimsede bizden üstün degildir ancak bu ülke sade onlarınmış gibi bayraga sarılıp miliyetçi şövenist tavırlar içine girmeleri bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür bunda biz aleviler kürtler rahatsız oldugumuzu herkesin bilmesi gerekir bir an önce silahların susmasını barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşamayı diliyorum .. HÜSEYİN ÖZSOY
hüseyin 11 Ekim 2011 19:08 |
DEĞERLİ KÖYLÜLERİM VE DEĞERLİ OKUYUCULAR:FACEMDE YANGINLA İLGİLİ BİLGİYİ KISACA BELİRTMİŞTİM.İNSANI,DOĞAYI VE TÜM CANLILARI SEVMEYEN BENİM GÖZÜMDE KATİL BİR CANİDİR.HER VATANDAŞ KENDİSİNİ KORUDUĞU GİBİ DOĞAYIDA CANLILARIDA ÖYLE KORUMASI GEREKİR.BU SON YANGINLA İLGİLİ MEZARLIK,SAĞLIK OCAĞI CİVARINDAKİ AĞAÇLAR YANMIŞTIR YANİ ÖLMÜŞTÜR.BUNUN GERİYE DÖNÜŞÜ YOKTUR.O GÜN KÖYDE YOKTUM ÇORUMDAYDIM.DUYAR DUYMAZ GELDİM AMA YAPACAK BİRŞEY YOKTU.ANCAK ORMANA GİTMESİNİ ENGELLEYEBİLDİM. MEHMET ERCAN TARAFINDAN UYARILDIĞI HALDE BUNA BİLEREK SEYİRCİ KALAN;KÖYÜMÜZÜN HAVASINDAN SUYUNDAN,TOPRAĞINDAN FAYDALAN;İNSANIM DİYE GEÇİNEN SATILMIŞ ÖZDOĞAN,HACI SARI,EFENDİ UZUNER,KEMAL ÖZMEN GİBİ VATANDAŞLARIN FİLM SEYREDER GİBİ SEYRETMELERİ UTANÇ VERİCİ BİR DAVRANIŞ OLARAK NİTELENDİRİYORUM.BİRİSİ ÇIKIPTA TRAKTÖRLE İKİ ÇİZGİ ÇEKSEYDİ BU ÜZÜCÜ GÖRÜNTÜ OLMAYACAKTI.YÜZLERİNE DEDİĞİM GİBİ BU İNSANLAR UTANMAZ.UTANSALAR İNSAN OLSALAR BÖYLE DUYARSIZ KALMAZLARDI.KİMLERİN YAKTIĞI BİLİNMEDİĞİNDEN YAPILACAK BİŞEY KALMADI.VE EMEKLERİMİZ Bİ ANDA KÜL OLDU...HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN.. YAYLACIK KÖYÜ MUHTARI HÜSEYİN ÖZSOY
niyazicicek 25 Eylül 2011 13:53 | çorum
BAŞYAZI Değerli okurlar bu yazının günümüz politikasını özetlediği için okunmasını önemli buluyorum selamlar.. Başbakan Erdoğanın, New Yorkta, BMde yaptığı konuşma beklendiği gibi, Filistin-İsrail merkezli ama aynı zamanda Suriye ve Güney Kıbrısı da hedefe koyan bir konuşma oldu. İsrailin fosfor bombası kullanarak uluslararası hukuku ihlal ettiğini de öne süren Erdoğan, İsrailin elindeki atom bombalarını da gündeme getirdi. Güney Kıbrıs Hükümetinin Kıbrısın güneyinde doğal gaz aramaktan vazgeçmesini isteyen Başbakan, aksi halde gereğini yaparız derken Suriyeyi rejimini de halkla arasındaki bağı koparmış olmasını öne sürerek eleştirdi. Dahası Erdoğan, Filistin ve Somalide olanları öne sürerek BMyi de şiddetli bir biçimde eleştirdi. Ve Erdoğan, BMnin yeniden yapılanmasını istedi. Hani Türkiyede neler olduğu, Erdoğan Hükümetinin uygulamalarını, basın ve ifade özgürlüğü üstüne kurulan baskıları, aylara, yıllara uzanan uzun tutuklamaları, iç ve dış askeri operasyonları, milyonlarca Kürtün taleplerinin bastırılması için baskı ve şiddet kullanıldığı bilinmese; Erdoğan hakkın ve adaletin savunucusu bir lider olarak kabul edilebilir. Ya da örneğin, Füze Kalkanı Sisteminin Türkiyeye kurulması için imza attığı unutulsa, NATO ile birlikte Libyanın kendi kaderini tayin hakkının ayaklar altına alınmasında Türkiyeyi baş rol oyuncuları arasına sokmamış olsa, Suriyede rejimin halka zulüm etmesini bahane ederek Batı emperyalizminin dayatmalarının sözcülüğünü yapar durumda olmasa; Erdoğanı dinleyenler, onu bölgede ulusların, halkların özgürlüğünün baş savunucusu sanabilir. Elbette BM salonunda Erdoğanı izleyen kurt politikacı ve diplomatlar kalabalığı bu salonda edilen sözlerin sözlük anlamıyla konuşan kişinin niyeti ve hedefleri arasındaki farkı, onların aslında tribünlere konuştuğunu bilmektedirler. Ve Erdoğanda söylediklerinin o salonda bulunan bir tek kişinin bile fikrini ve tutumunu değiştiremeyeceğini bilir. Bu yüzden de konuşmanın içeriği bir yanıyla Arap ülkelerinin halklarına, onların Erdoğanın İslam dünyasının kurtarıcısı olduğu fikrini güçlendirmek öte yandan da Türkiyenin halkının milli ve dini duygularını istismar etmek için kurgulandığı apaçıktır. Nitekim CHP de konuşmayı Arap sokağındaki insanlara yönelik olarak eleştirmiştir. Bu konuşmanın içeriği, Koca Piri Reis sismik araştırma gemisinin (Bu gemi önceki gün Kaşa, sonra da Kıbrısın kuzey karasularına gitmek üzere İzmirden, savaş gemilerinin korumasında, ayrıldı) Petrol ve doğal gaz aramak için doğu Akdenize gönderildiği kadar gerçektir. Bu geminin bugüne kadar hiçbir petrol ve doğal gaz yatağı bulmadığı herkesin malumuyken, bu tek sismik araştırma gemisinin sanki yarın petrol ve doğal gaz bulacakmış gibi sunulması ne kadar gerçekse, Erdoğanın BM konuşması da o kadar sözlerin oluşturduğu ifadeye uygundur! Elbette sade BM Genel Kurulu salonunda da değil, Erdoğan, dış basının dikkatinin üstünde olduğu her vesilede bu bölge halklarının en hastalıklı duygularını okşamayı öne çıkarmakta; İsraille ya da Güney Kıbrısla gerekirse savaşabileceğini söylemekten çekinmemektedir. Başbakan konuşmasında Karabağdan Kıbrısa, Somaliden Keşmire, Filistine kadar tüm İslam dünyası sorunlarına çözüm önerdi. Ve; Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Filistinin BM tarafından bağımsızlığının tanınması için BM Genel Sekreteri Ban Ki moona sundu! Ve herkes Filistinin bu talebinin ABD tarafından veto edileceğini biliyor. Bunu ABD açıkladı. Bu veto karşısında Erdoğan ne yapacak? Örneğin İsrail ve Suriyeye ya da Kıbrısa yönelik olduğu gibi hemen karşı önlemler ilan edebilecek midir? Peki, ABDye karşı da aynı şahin tutumu gösteremezse, atıp tutma ötesinde ve tribünlerden alkış alma ötesinde gerçek bir anlamı olabilir mi?
yeni yönetim kurulu olarak 2011-2012 yılı içinde yapacağımız faaliyetleri tüm üyelerimize ve yaylacık halkıyla paylaşmak istiyoruz. bizim öncelikli görevimiz:dostane ilişkiler geliştirmek ve buna vesile olmaktır.maalesef ki geçmişe olan küskünlükler var bunları onarmaya calışıyoruz.Bu derneğin sosyal ilişkiler boyutu. etkinlik boyutu ise 2012 yılı içinde köyümüzde bir şenlik yapıp yeniden kaynaşmayı,bir bütün olduğumuzu hatırlamamız açısından faydalı olacaktır. bizler,çocuklarımız,çok yakın akraba,eş-dost ilişkilerini koparmak üzereyiz. diğer bir iş:hepimizin ana-baba,amca,eş,çocuk yani canlarımızın yattığı kabristan ,yani mezarlık duvarları yıkılmış.bunları onaracağız.hepinizin orda yatan insanlara bir VEFA borcu var.Oraları onlara yakışır bir hale getirmeliyiz.diğer bir icraat planı ilkokulun önünün temizlenip oranın park yapılma düşüncesi var.çok güzel olacağı kanaatindeyiz. ve benim yani serkan içbudak olarak değer verdiğim diğer en önemli aynı şekilde diğer arkadaşlarımızında onay verdiği üniversite öğrencilerine burs verilmesi.En büyük hayalim budur.dernekte üç üniversite mezunu yöneticimiz var.bizler okulda parasızlığın ne demek olduğunu çok iyi biliriz.köyde öğretmen arkadaşlarımız var onlardan destek bekliyoruz. GÖPSENİN derneği olmaz gibi aymazlık ifadesi olan sözler duyuyorum.Bende diyorum ki kardeşim göpsem kim.SEN,BEN,O YANİ BİZ.sen kendine güvenmiyosun,bu birey olmaktan,insan olmaktan kaçıştır bu kadar ağır konuşuyorum. Bu dernek adına iyi şeyler yapan eski dernek yöneticilerine kimse sırt dönemez dönmemeli.güzel şeyler yapıldı.eksikler tabiki olmuştur.bizimde eksiklerimiz olacaktır bunların mazur görülmesi gerekir.Bizler elimiz taşın altına koyduk sizlerde sadece taşın altına parmağınızı koyacaksınız. ÖNERİLERİNİZİ,DİLEK VE ŞİKAYETLERİNİZİ MUTLAKA DOSTÇA BİZLERE İLETİN. saygılarımızla YÖNETİM KURULU ADINA SERKAN İÇBUDAK
yaylacik-gopsen 03 Eylül 2011 14:31 |
Yurt içinde ve dışında yaşayan tüm yaylacık halkının ve dernek üyelerimizin geçmiş ramazan bayramını kutlar hayırlara vesile olmasını dileriz.
YAŞAMAK TEK BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR; VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE
YKYDKD yönetim kurulu ÇORUM
yaylacik-gopsen 03 Eylül 2011 14:25 |
Yaylacik köyü yardımlaşma ve dayanışma kültür derneğinin olağan genel kurul toplantısı tamamlanmış olup yeni yönetim aşağıdaki kişilerden oluşmuştur. Eski yönetimden emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Yönetim: Asil: Serkan İÇBUDAK Yakup ÖZSOY Mesut ÇİÇEK Göktaş UZUNER Garip ERCAN
Yedekler: Naki TOPRAKÇI Niyazi ÖZMERCAN Sami MERCAN Gözel ŞAHİN Niyazi ÇİÇEK
niyazicicek 26 Ağustos 2011 11:55 | çorum
Akbaba Değerli okurlar bu tip yazıları paylaşmayı görev sayıyorum Selamlar.. Akbabaların başları kel kursakları büyüktür. Yürümeye ve leşleri tutup kaldırmayauyum sağlamış olan ayakları iri ama güçsüz, tırnaklarıysa yassıdır. Gagaları genellikle eti ve deriyi koparabilecek kadar güçlü ve kalındır. Görme ve duyma duyusu gelişmiştir. Çoğunun besin seçme alışkanlığı olmadığından genellikle leş ve çöp gibi ne bulurlarsa yerler. Yalnızca bazı türleri kaplumbağa, kuzu gibi savunmasız hayvanlara saldırır. Akbabalar uzun ve geniş kanatları üstünde dönerek saatlerce havada kalabilirler. İçlerinde biri ölü ya da can çekişen bir hayvan bulduğunda öbürleri de kilometrelerce uzaktan uçarak gelir. Besini paylaşırken gövdesi daha büyük ve gagası daha güçlü olana öncelik tanıyan topluluk düzenine sıkı sıkıya bağlı kalırlar. Akbabalar genellikle kümeler halinde tünedikleri ve yuva yaptıkları sarp kayaların ve yüksek ağaçların tepesinde ya da yerde yaşayabilirler. Dişisi bir ya da iki yumurta yumurtlar ve 7-8 hafta boyunca kuluçkaya yatar. Eskidünya akbabalarının avlarını kolayca yakalamaya elverişli kartalınkine benzer kıvrık pençeleri vardır. Ama akbabalar doğdukları günden sonra hep akbaba gibi davranırlar. Leşle beslendiklerini gizlemezler. Leşlere, leş olmadan önce dostlarıymış gibi davranmazlar. Haberler geliyor. Bir grup isyancı, Kaddafinin altın kaplama heykelinin kafasını kopartıp ayaklar altına aldı. Bir başka grup Kaddafinin 1986daki ABD hava saldırısına direnişini simgeleyen Altın Yumruk heykelinin üzerine çıkıp zafer işaretleriyle poz verdi. ABD uçağını kavramış demir yumruğu parçalayıp ABD uçağını özgürlüğüne kavuşturdu. Direnişçi sanki ABD askeri. Kan kokusu iştahları kabarttı. Daire çizerek uçan uçaklar Kaddafi gitse de petrol bitene kadar uçmaya devam edeceklerini açıkladı. Çadırda ağırlanıp yer sofralarında tıkınanlar, herkesten önce davranıp inişe geçti. Akbabalar, Libya semalarında akbabalaşmış insanları görünce utançlarından yerin dibine girdiler
Yaylacıklılar YDKD 04 Ağustos 2011 14:43 | Çorum
Üyelerimize, Yaylacıklılara ve Yurtdışından gelen Göpsenli Misafirlerimize 06.08.2011 Cumartesi günü saat 19:00 da ÇORUM HACI BEKTAŞ KÜLTÜR VAKFINDA akşam yemeği verilecektir. Davete tüm aile bireylerinin katılması rica olunur. ÇORUM YAYLACIKLILAR YARDIMLAŞMA ve DAYANIŞMA KÜLTÜR DERNEĞİ Yönetim Kurulu adına Niyazi Özmercan (Başkan)
niyazicicek 05 Temmuz 2011 16:40 | çorum
Değerli okurlar Evrensel gazetesindeki, çıkan bu yazıyı değerlendirmenize sunuyorum. selamlar Geçtiğimiz hafta içinde ve sonunda, Sivas ve Çorum katliamlarının yıl dönümü nedeniyle yapılan mitingler ve çeşitli türden anma etkinlikleri vardı. 2 Temmuz 1993te Sivasta 33 aydının hunharca yakılmasından beri her 2 Temmuzda yapılan, Sivas merkezli etkinliklerde bu vahşi katliamın sorumlularının açığa çıkarılması istendi. Yine aynı biçimde, Çorumda ise 29 Haziran-4 Temmuz 1980deki Çorum katliamının 31. yılında da katliamın lanetlendiği kalabalık bir basın açıklaması, panel ve kimi kültürel etkinlikler yapıldı. Bu etkinlikleri gazetemiz geniş bir biçimde sayfalarına taşıdı. Bu eylem ve etkinliklerde yapılan konuşmalarda, atılan sloganlarda en öne çıkan talep, bu olayların arkasındaki gerçek katillerin bulunmasıydı. Çünkü; Çorum katliamının üstünden 31, Sivas katliamının üstünden 18 yıl geçmesine karşın olayın failleri kamuoyunu tatmin edecek biçimde ortaya çıkarılmamıştı. O yüzden de hem katliamın doğrudan mağdurları hem de duyarlı kamuoyunda yaralar bir türlü kapanmamıştı. Ve elbette devletin, hükümetin katliamın mağdurlarına karşı hoyrat, onları inciten tutumu ve olayı, kontrgerilla vakasına indirip ortaya çıkan tetikçileri bile mağdur gösterme çabaları, bu etkinliklerde en çok yakınılan sorunlardan oldu. Yine AKPnin geçtiğimiz yıl içinde düzenlediği Alevi Çalıştayı da bu etkiliklerde tartışılan ve AKPnin Hızır Paşa Operasyonunun bir parçası olarak değerlendirildi. Kılıçdaroğlu rüzgarıyla da birleştirilen CHPnin Alevileri yeniden yedekleme girişimleri de ne olup bittiğinin farkında olan Alevi çevrelerince benzer biçimde değerlendirildi. Gerek son yıllarda olup bitenler gerekse Çorum ve Sivas katliamlarının yıldönümü etkinlikleri vesilesiyle basında ve etkinlikler çerçevesinde konuşulanlar göstermektedir ki, Türkiyede 10 milyon dolayındaki Aleviyi doğrudan ilgilendiren bu sorun için; 1- Türkiye de bu sorunun inanç özgürlüğü, dolayısıyla laisizmin gerçek temellerine oturtulması, Türkiyenin demokratikleştirilmesi mücadelesinin sorunu olduğu, Alevilerin mücadelesinin demokrasi mücadelesinin bir bileşeni olmasının gerektiği, 2- AKP ve CHPnin Alevi yığınlarını yedeklemek için giriştikleri Hızır Paşa harekatlarıyla amaçlarının, Alevi sorununu çözmek değil onu istismar etmek olduğu, bu yüzden de bu partiler üstünden gelen çözeceğiz iddialarının sadece Alevi yığınlarını bir kez daha aldatma amaçlı olduğu en azından Alevilerin önde gelen kişilerinin önemli bir kesimi tarafından anlaşılmıştır. Öte yandan Emek Demokrasi ve Özgürlük Blokunun ortaya çıkmış olması ise sorunun çözümü yönünde atılacak adımları olduğu kadar Alevilerin sisteme karşı bir mücadele için birleşmesi, gerçek laisizm mücadelesi, gerçek bir demokrasi mücadelesi veren güçlerle bir araya gelmesi için son derece önemli bir fırsat yaratmıştır. Çünkü böylece Aleviler, şu ya da bu partiye yedeklenmeden, kendi dernekleri, vakıfları, ya da başka türden örgütlenmeleriyle (kendileri olarak) Bloka katılıp, onun bir bileşeni olarak mücadele etme imkanına kavuşmuşlardır. Blokun sunduğu imkan sadece Alevi örgütlerinin Bloka katılma, kendi aralarında da yakınlaşma ve dayanışma imkanı da değildir. Blok aynı zamanda Alevilere, Blok içinde kendileri gibi sistemle çatışan diğer güçlerle ortaklaşma ve Türkiyenin demokratikleşmesi mücadelesinin etkin bir bileşeni olma imkanını da sunmaktadır. Bu yüzden de Emek Demokrasi ve Özgürlük Blokunun tüm ezilen, sömürülen toplumsal kategoriler için olduğu gibi, Aleviler için de birleşme, mücadelelerini ortaklaştırma ve sermaye partilerinin istismarından kurtulma imkanıdır. AKPnin Alevi örgütlerine ve Alevilere karşı onları parçalayıcı hamlelerinin artacağı, CHP ve Kılçdaroğlu rüzgarının seçimle birlikte önemli ölçüde kırıldığı dikkate alındığında Aleviler içinde Blok seçeneğini tartışma ve Blokla yakınlaşma, Bloka katılma eğiliminin güçlenmesi bir sürpriz olmamalıdır. Katliamlarla ilgili etkinlikler, sorunun çözümü için bu halkçı çözüm tutumunu geliştirdiği ölçüde anlamlanacaktır.