Mehmet Icbudak 04 Temmuz 2010 02:00 | Avusturalya QUEENSLAND
Merhaba dostlar uzun zamandan beri sayfaya yazi yazmiyorum ama surekli takip ediyorum.acimizi sevinclerimizi paylasiyoruz ama bugun cok onemli bir gun 2 TEMMUZ Sivas katliyaminin yil donumu ne aciki 17 yil gecmesine ragmen her yil oldugu giubi bu yilda avustralyadan sivasi unutmadik unutmiyecegiz anma gecesine cok sayida duyarli canlar katilmistir ofkelerini bir tiyatro gercegi ile anlatmaya calsitilar insanlarimiz goz yaslarini tutamadilar gorunune sudurki bizler acilarimiz unutmayiz ama kinci degiliz ofkeliyiz ama yikici degiliz biz herkesi nasil kabul ediyorsak her dinden inanctan irktan olanlarda bizi boyle kabul etmelerini istemekte bizlerin dogal haki dir.bir kez daha sunu belirtmek isterimki SIVASI UNUTMADIK UNUTMIYACAGIZ.inanclarimizda oldugu gibi ulasal kimliktende aynidir..bizler herkes gibi nasilki gururla ne olduklarini ifade ediyorlarsa bizimde o sekil kendimizi ifade etme hakimiz vardir.koyumuzn genclerine baktigimda facebok ve sitelerde gordugum bire bir konustuklarimin durumlarina dusunduklerine ve inanclarina baktigimda uzulmemek elde degil...bir sunide cok suni olmak bir turkten cok turk olmak ne kadar dogru ve kendisine nasil kabul etirebiliyor ve kendisini nasil avutuyor baskasina degil kendisine nasil yalan konusuyor ve kendisini bu kadar kucultuyor bunu dusunmek bile istemiyorum.insan gecmisine kokune ve kulturune bakmali o degerleri yok eden bir zihniyete politikaya hayir demek gerikirken malesef sehitler olmez vatan bolunmez sloganlarina cikca raslamamak mumkun degil genclerimizin mesajlarinda...sitet nerden gelirse gelsin zulum nerden kimin tarafindan gelirse gelsin karsiyoz...tek tarafli karsi olmak ne kadar yeterli oluyor yasadigimiz cografiyadan goruyoruz iste 35 yildir yok etme politikasi ile toror diyerek atlandirdiklari bir orgutu buhane ederek kurt halkina tahrih boyunca cektirmedikleri iskence zulum kalmamistir.kurdistanda tas ustunde tas birakilmadi politikacilari 7-den 70 cezalandirilmis iskencelerden gecirlmis katliam yapmaya devam etmektendir.her zaman tek tarafli baris singelerini yakip ates kes yapan tek tarfali cozum getirebilirmi..birak silahi gel politika yap diyen devlet gelenlere 610 yil hapis istenmektendir nerde gorulmus boyle bir zihniyete boyle bir politakaya aletolmak ve onlara canak tutmak yakisirmi ben kendiem yakistirmiyorum kendisine yakistiranlarada kolay gelsin tahrih her zaman her seyin hesabini mutlaka soracaktir.
muslumcevik 28 Haziran 2010 09:57 | çorum
SORUMLULUKLARIMIZ.. Değerli okurlar son iki haftadır ülkemizde ve yakınımızda iç sızlatan olaylar gencecik fidanların toprağa gömülmesi insanım diyen herkezi fazlasıyla üzmektedir. bütün bunların temelleri 12 Eylül darbeleriyle oluşturulan şiddet kültürü, her an çatışmaya hazır bireylerde oluşan bir toplum yaratdı.PKK gibi bir örgütün ortaya çıkış ve genç insanlardan destek bulma nedenleri hiç sorgulanmadı. Sadece silahlarla yok edilmeye çalışıldı 27 yıldır Kürtlerin potansiyel suçlu gibi algılanması, kaybedilen canların, yaşanan şidetin doğallaştırılması, çatışan bir toplumun sistemli olarak yaratılmasını, yaşadık. Şiddet sokakta yaygınlaşıyor. yılların biriktirdiği acılardan doğan hıncın, üstüne üstüne gidiliyor, DTP kapatılıyor, yerel yöneticiler ve parti çalışanları hapse atılıyor, Türklerin Kürtlere kürtlerin Türklere karşı duyguları, kızgınlığa ve hınca dönüşüyor. en fazla ihtiyacımız olan karşılıklı güven yok oluyor. bu çok teylikeli duygular, barışı uzaklaştırıyor. Her iki kesimde de çatışma tek çare olarak algılanıyor. Barıştan umudu kesenler arttıkça askeri ve siyasal operasiyonları destekleyenlerin de, PKK yı haklı bulanların da sayıları artıyor.Türkiye yalnız güney doguda değil Kürtlerin çok olduğu diğer illerde de gittikçe yaygınlaşacak bir çatışma ortamına, sürüklendiğine istemiyerek tanık olmaktayız.Çünki şidet şiddeti doğuruyor. Hiç bir zaman sorunları yaratanların ve o sorunlardan beslenenlerin sorunları istiyerek çözeceklerine inanmıyorum Bu süreci aşmanın yolu gerçekten barıştan yana olan güçlerin seslerini yükseltmesinden geçiyor Çözüm için barışa inan insanların bir araya gelmesi gerekiyor. Çözümün kapısını aralıyabilmek için silahlı çatışmalarda ölen Türk ve Kürt çocukların hepsinin bu ülkenin çocukları oldugunun hiç unutulmaması, acının hınca dönüşmek yerine paylaşılması gerekiyor. Çatışmanın yaygınlaşmaması için, ülkenin her yerinde harekete geçerek savaşı tek çare olarak algılayan zihinlere, barışın tek kurtuluş olduğunu anlatmalıyız. AKP Hükümetini operasiyonların durmasına, PKK yıda ateşkes yapmaya acilen çağırmalıyız. savaş çığırtkanlığı yapan, demokıratik yollardan seçilmiş Kürtleri PKK nın ortağı gibi gösteren, her kürdün potansiyel PKK lı gibi algılanmasını sağlayan medyayı teşir etmeli ve karşı çıkmalıyız. Barış medyasını acilen oluşturmalıyız. şehitler ölmez, vatan bölünmez diye şehit cenazelerinde bağırmanın sorunu çözmediğini CHP yönetimine ve tabanına anlatabilmemiz, onları barış talebinin içine katabilmemiz gerekiyor. 27 yıldır süren bu çatışmaların her operasiyonla, her vatandaşın kesesinden ne götürdüğünü gerekirse bir bir dolaşarak anlatmalıyız 27 Yıldan bu yana süren savaşın masaya yatırılarak, savaşın nedeni olan Kürt halkının dil, kimlik, kültür ve siyasi haklarını kapsayan bir çözüm yolu bulmak yerine, cepheye daha çok asker sürerek, daha çok silah satın alarak, daha çok kan dökülmesni göze alarak çözüm bulunacak sanılıyor. Hükümet ve muhalefet bir birini ajite ederek daha karmaşık bir sürece giriyor. Kin ve nefret duyguları büyütülerek, daha çok PKK lı öldürülerek yürek soğutma, Öç alma yoluna gidiliyor. Gerçek şu ki, bu yapılan Türkiyenin çıkarına, halklarımızın mutlu geleceğine hizmet etmiyor. Devlet eliyle kin ve nefret tohumları ekilip, koca bir Türkiye coğrafyasını potansiyel bir çatışma alanına dönüştürmek Türkiye halklarına bir güzellik katmıyor. Türk halkını ırkçı propaganda ile zehirliyerek, daha çok Türk ve Kürt gencini öldürterek Kürt sorununa çözüm bulmak mümkün değil yeni bir yol denemek, demokıratikleşmeye kapı aralamak gerek.saygılarımla M çevik
muslumcevik 26 Haziran 2010 15:01 | çorum
Kürt sorununu, biraz cilalı laf, biraz sırt sıvazlamayla çözülecek sıradan bir sorun gören AKPnin demokratik açılım planı açmaza girince, Başbakan Erdoğan ve hükümeti; statükocuların, askeri çözüm yandaşlarının yanına savruldu. Hükümet, ülkenin en önemli sorunu dediği ve kendisinin de Ya devlet başa ya kuzgun leşe dercesine çözeceğini ilan ettiği Kürt sorunu karşısında düştüğü çaresizlik ve derbederliğin üstünü örtmek için çözümsüzlükte inat etmeyi bir erdem düzeyine çıkaran bir yola girdi. Kendi Kürtlerini muhatap almayan, açılımdan Kürt direnişini tasfiye etmeyi anlayan AKP Hükümetinin çözümü süreç ilerledikçe daha da kabul edilmez hale gelmektedir. Ve şimdi AKP Hükümeti; sorunun esasını gizlememek için, Türkiye-İran sınırının kaydırılmasından Özel Timin yeniden bölgeye gönderilmesi, Profesyonel ordu kurulması, OHALden sınır ötesine yönelik yeni kara harekatlarına kadar önceki yıllarda da denenmiş ama daha çok kan ve gözyaşı akmasından öte bir işe yaramamış önlemleri yeniden gündeme getirmektedir. Ki, bu önerilerin arkasında Kürt sorununun Türkiyenin Kürtleriyle ilgili bir sorun olmadığı, dışsal bir sorun olduğu fikri yatmaktadır. Şu son günlerde Başbakan ve hükümetinin açıklamalarına bakınca; hükümet, ne Meclisteki muhalefet, ne BDP, ne de TÜSİAD ve TOBB gibi sermaye örgütleri, ne de barolar, sendikalar, çeşitli türden emek ve meslek örgütleriyle yan yana gelemeyeceği ve gelmek de istemediği bir çizgi izlemektedir. Tersine AKP Hükümeti, hem muhalefet, hem de demokrasi ve emek güçlerine karşı açıkça cepheleşme stratejisi izlemektedir. Oysa çok açıktır ki, bugün Kan kanla yıkanmaz deme aşamasına gelen CHP de dahil, dün Kürt sorunu konusunda konuşamayacağı pek çok odakla şimdi daha rahat konuşacak durumdadır. Şu bir gerçek ki, AKPnin bugün vardığı akıl dışı çizgi, bir yandan büyük iddialarla ortaya attığı açılımın çökmesini hazmedememekten öte yandan Kürt sorununun çözümünün, Kürtler taraf olarak görülmeden onlarla konuşmadan hiçbir çıkış yolunun kalmadığının artık Başbakan tarafından da görülmeye başlanmasındandır. Dahası Kürtlerin muhatap alınması şimdi; Başbakan ve hükümetin, açıkça Öcalanla görüşmesi, PKKyle görüşmesi önerilerinin tartışılır hale gelmesiyle de ilerlemektedir. Dahası bunu söyleyenler bizler gibi AKPye muhalif görülenler de değildir. TÜSİADın Sedat Aloğlu gibi sağcılığı tartışılmaz önde gelenleri, düne kadar (bugün de) Başbakanın yakında duran Nazlı Ilıcak, Mustafa Karaalioğlu gibi yandaş basının muteber kalemleridir. Ya da eski Devlet Bakanı DYPli Salim Ensarioğlu gibi, gelenek olarak Başbakanın hemen yakınında olanlar Öcalanın muhataplığı konusunu açıkça dile getirmektedirler. Bu açıklamalar; en yakından başlayarak Öcalanla görüş baskılarının Başbakanda yeni bir öfke nöbetine yol açması beklenir bir şeydir elbette! Ne var ki, Başbakan öfkelense de krize girse de; öyle anlaşılmaktadır ki, Hükümetin Kürtleri muhatap alması, hatta Bu kan duracaksa Öcalanla bile görüşmesi talebi giderek güç kazanacaktır. Başbakan da bunun farkında olduğu için taşeron, Bölücü terör örgütü, Teröristleri muhatap almama kampanyasını yükseltmektedir. Ancak korkunun ecele faydasının olmadığı da bir gerçektir. Erdoğan ne derse desin; bakanları ne kadar saldırı cephesini genişletirse genişletsin; Kürt sorununun demokratik bir biçimde çözümünü savunanların cephesi genişlemektedir. Erdoğanın sertleşmesi gücünden değil güçsüzlüğünden, çaresizleşmesinden gelmektedir. Aslına bakılırsa dün Evrenselde Eskişehirli Arçelik işçisinin dediği gibi, Bu sorunun çözümünü istiyorum. Ama kalabalıkta konuşurken hepsini öldürelim diyorum ifadesi, etrafımızda Asalım, keselim, vuralım kıralım diyenlerin bu kadar çok olmasının nedenini de ifade etmektedir: Basın, hükümet ve ırkçı milliyetçi odakların halk üstünde yarattığı baskı! Başbakan böyle yüksek perdeden atıp tutarak; Vuralım, kıralım, çözelim piyasasını şişirmesinin bir süre sonra tersine döneceğini ve bu stratejinin savunucularının boş havuza burun üstü çakılacaklarını da göreceğiz. Bu da bir kehanet değil! bu yazıyı evrensel de okudum PAYLAŞIYORUM sayğılarımla M ÇEVİK
İsmail Özşahin 23 Haziran 2010 12:06 | KÖLN
Değerlendirme / Teşekkürler
Geçen yıl olduğu gibi bu yılda, Çorum'da bulunan Gülenyüz Elele Rehabilitasyon Merkezi ve Çorum Engellileri Koruma ve Destekleme Derneği ile ortak çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar nedeniyle Çorum'da bulunduğumuz süre içerisinde Göpsen'deki (YAYLACIK) özürlü kardeşlerimizle de buluşma olanağı bulduk.
Bu yemekli buluşmada, engelli kardeşlerimizin Alman engelli arkadaşlarıyla nasıl kaynaştığını ve onlarla nasıl dostluklar edindiklerini birebir yaşama fırsatı bulduk.
İki yıldır köyümüze ve özürlülerimize yakın ilgi gösteren ve onlara hediyeler getiren ve destek sunan (ve benim çalıştığım kurum olan) WMB gGmbH (Wohnen für Menschen mit Behinderung / Özürlüler için Bakım ve Barınma) yetkililerine, kendileri engelli oldukları halde Almanya'dan gelerek Çorum'daki (dolayısıyla Yaylacık'taki) özürlülere destek veren yurt sakinlerine teşekkür ederim.
Active Image Köyümüze yaptığımız ziyaret ÖZÜRLÜLERİ BULUŞTURMA 2 etkinliğine destek veren Avrupa - Göpsenliler Yardımlaşma ve Dayanışma Kültür Derneği'ne, Çorum - Yaylacıklılar Yardımlaşma ve Dayanışma Kültür Derneği'ne, Yaylacık Muhtarlığı'na teşekkürler. Active Image Ayrıca kişisel katkılarından dolayı; hazırlık yapan ve en ince ayrıntılarıyla düşünen herkese, ekmek ve yemek yapan kadınlarımıza, hizmet sunanlara, davul zurnasıyla renk katan müzisyenlerimize, katılanlara ve katkı sunalara, basına, tüm Göpsenlilere ve kendini Göpsenli sayanlara candan teşekkür ederim. (NOT.: Tek tek isimleri yazmak istedim, ama unttuğum insanlar olabilir ve kırmış olurum düşüncesiyle isim yazmaktan vazgeçtim, özür dilerim....)
Dilerim, bundan sonra yapılacak bu gibi etkinliklerle, daha sıkça bir araya gelme şansımız olur ve engelli kardeşlerimize de daha fazla bir katkı sunma olanağı buluruz....
Ayrıca, bu gezi süresince gözlemlediğim ve köyü için birşeyler yapmak isteyen ve bu nedenle canla başla çalışan dostlarımızı da unutmamak gerekir, bu nedenlere onların tümüne de candan teşekkür ederim. Bir sonraki yazımda onlara geniş yer vereğimi de belirtmek isterim.
Engelsiz bir yaşam dileğiyle.....Teşekkürler Göpsenliler... Teşekkürler Dostlar..... Teşekkürler....
İsmail Özşahin (Bşk. / GYDKD - Avrupa)
Bergisch Gladbach, 23.06.2010
muslumcevik 16 Haziran 2010 15:37 | Çorum
GÜZEL İŞLERDE BULUŞALIM Değerli yaylacıklılar ve site okuyucuları Hepinizi en içten duygularımla selamlıyarak yazıma başlamak istiyorum.. Son iki haftadır Köyümüzde hepimizi sevindirecek güzel işlerin yapıldığını Köylülerimizi sevindirip mutlu eden güzel gelişmeler olduğunu sizlerle paylaşmak istedim. Almanya derneğimizin Başkanı İsmail ÖZŞAHİN nin telkin ve tavsiyeleri ile Alman özürlüler Derneği yönetici ve personeli 2 yıldır Köyümüzdeki Özürlülerle birlikte bir ortamda bulunmak birlikte aynı mekanda yemek yemek imkan ve koşulların mukayese edilerek bizim özürlülerimize yol yöntem tartışmasını sağlamak onların lehine yasal ve anayasal Haklarının araştırılıp ileriki yıllarda daha iyi koşullarda yaşayacakları sıtatüye kavuşturulmarı için gerek basın gerek kamu oyu önünde dikkatleri buraya çekmek için olağan üstü bir çaba harcadılar. Dernekleşerek bir takım haklara kavuşabileceklerini gerek protokollerde gerekse Basın önünde açık yüreklilikle ifade ettiler. Çorumda kurulmuş olan özürlü derneğinn üyelerinden 3 özürlü ve 3 özürlü Anne Babası olmak üzere 6 kişiyi almanyaya davet ederek oradaki yol yöntem ve çalışmaların incelenmesini sağlamak imkan verildiği zaman Özürlülerinde iyi işler başarabildiğini göstermek Morallerini yükseltmek hangi kökenden ve milletten olursa olsun Özürlülerin iş birliği içinde Dayanışma içinde güzel işler yapacaklarının somut çalışmasını yaygınlaştırmak için canla başla çalıştılar Özürlülerin daha iyi koşullarda yaşamasını Amaç ve gaye edinen bu dostlarımızı unutmanak lazım Geçen yılki Köylülerimizin Misafirperverliğini Sıcak candan yaklaşımlarını unutmayan Alman heyeti bu yılda köyümüzü ziyaret ederek gerek Köylülerimize gerekse Muhtarımıza Hayranlıklarını basın önünde ifade ettiler .Geçen yıl muhtarımız misafirlere hoş geldiniz dedikten sonra bu alman heyetinin ziyareti aramızdaki dayanışmayı artıracaktır ve köprü vazifesi görecektir sözleri aylık çıkardıkları dergiye manşet olarak geçmiş Özürlülerimize karınca kararınca hediyeler takdim ederek onların mutlu olmalarını görmek hepimizi duygulandırdı ve sevindirdi köy muhtarlığımızın demirbaşına 2 adet özürlü Arabası ayrıca hediye edildi bu iş birliğinin daim olmasını yürekten diliyorum. Diğer sevindirici olayı da görmeden geçemeyiz sayın Vahit ÖZŞAHİN tarafından köy cem evimizin duvarına yaptırılan pirsultan abdal resmi yoldan geçenlerin dikkatinden kaçmıyor sitemizde duygularını belirten sayın Dr Sefa beye duygularını saklamayıp bizimle paylaştığı için teşekür ediyorum. Diğer sevindirici haberde sayın Mustafa EROL ve çocukları tarafından Gülizar EROL hayratı olarak yaptırılan parkın bitmiş olması köylülerimizin ferah bir mekana kavuşmuş olması sevnçlerin en büyüğü desem abarmış olmam bütün bu güzelliklere vesile olan bütün yaylacıklılara ve EROL Aiilesine candan yürekten teşekürler. Dernek ve vatandaş iş birliğiyle yapılan bu güzel işler yüregi insan sevgisiyle çarpan diğer köylülerimize de vesile olur umudunu çoğaltarak nice güzel işlrde buluşmaya dileklerimle m çevik ..
.
huseyın 15 Haziran 2010 16:17 |
Degerlı koyumuzun ve buyumuz MUSTAFA EROLUN cem evımızın cevresının yapmıs oldugu bagce parkın ı hızmet e sunmustur yıllardır gurbet ellerde calısan bu emekcı abımıze canı gonulden tesekur eder sahsım ve koyum adına tesekurlerım mı sunarım yaylacık koyu muhtar ı huseyın ozsoy
huseyın 15 Haziran 2010 15:53 |
degerlı doktor sefa ozay bakar 6 hazıranda koyumuze ugramanızve bızım koyumuz hakkında yazmıs oldugunuz dusunce ve ıtıfatlara tesekur ederım bızler bırseyler yaptıgımızın farkında bıle deyılız bu guzellıkler sızın bakıs acınızda kaynaklan maktadır tesekurlerımı ıletır saygılar.......... YAYLACIK KOYU MUHTARI ADINA HUSEYIN OZSOY
yilmaz özsahin 13 Haziran 2010 20:18 | köln-almanya
Sayin Sefa Özay Bakar, yazinizi okudum o köyün cocugu olarak cok sevindim,insanlarin yobazlastigi,kültürlerin yozlastigi bir dönemde böyle insanlarin olmasi ve kendi insanimiz olmasi bize hakli bir gurur yasatiyor ve de en önemlisi adini ögrenemediginiz o teyze ve amcanin cocuklari olmak ayri bir gurur bize yasatti,onlarin cocuklari olmaktan tekrar onur duyduk. size de gözlemleriniz icin ayrica tesekkur ederim. saygilarimla Yilmaz Özsahinnull
sefa özay bakar 07 Haziran 2010 12:24 | çorum
Teşekkür; Sayın Yaylacıklılar ben Çorum Sarimbey Köyündenim Byat ta doktor olarak çalışmaktayım 2 gün önce İncesu kalyonuna ziyarete giderken tesadüfen durduğum köyünüzde çok sıcak çok candan ağırlandım.Hayran olduğum cem evinizde yemek yedim ve çok candan yolcu edildim. Tanrı misafirini bu kadar güzel karşılayan başta muhtarınız 1. azanız ve ismini sormayı unuttuğum fakat oğlunun yurtdışında engelli öğrencilerimize eğitim veren değerli bir öğretmen olduğunu öğrendiğim teyzem ve amcama ve köyünüze candan teşekkürler... Dr.Sefa Özay Bakar
garip 04 Haziran 2010 22:33 | moskova
DEGERLI SAIRIMIZ NAZIM HIKMET,olum yildonumu heryil gibi mezari moskovada bulunmakta turkiye buyuk elcili'gi ayrica turkiyede gelen burakrasiler,ve ayreten sanatci edip akbayramimin katilimiyla rahmetle anilmistir. obir buyuk saiiri'mizdir [memleketimiz onu vatan hayini bilir,oysaki yabanci yerde buyuk bir kisi ona kucak acilmistir bilirlr.[ONU] YAYLACIK ADIYLA OLUMUNU SAYGIYLA ANIYORUZ. garip sari
Haydar Ali Akdogan 29 Mayıs 2010 20:56 | Danmark,Esbjerg
Sayin,Mesut Mercan cok guzel fikra yazmissin.Okuyunca cok guldum,eline saglik.Selam ve saygilar.
mesut mercan 25 Mayıs 2010 22:03 | KÖLN
Fikra:Bekdasinin biri pazara kurbanlık almaya gitmiş. O arada uyanık bir Sünni
Ey erenler ne yaparsın? Demiş. Bektaşi
Kurban keseceğimde bizim tekkeye kurban bakınıyorum demiş.
Ya demiş amma ayrımcısınız hep kendi tekkenize kesersiniz kurbanı kurbanlığı da hep kendinizden alırsınız. Bide bizim köydeki tekkeye kes ne var, bak benimde iyi bir tosunum var tam sana göre ben veriyim bu seferlikte demiş.
Saf Bektaşi de olur demiş ne yapsın kabul etmiş. Pahalıdan tosunu almış gitmiş Sünni köyündeki tekkeye satıcıyla beraber bağlamışlar ayağını falan. Ya Allah ya Muhammet ya Ali ya Hasan ya Hüseyin derken vurmuş Sünninin verdiği kör bıçağı tosunun boynuna. Ama tosun yok kesilmiyor can havliyle debelenip durmuş, mundar olacak hayvan. Sünni demiş ki
Kızılbaşın yaptığı anca bu kadar olur git şurdan bir Müslüman çağır o kessin kesilmek istemedi belikli hayvan sana.
Bektaşi elinde kanlı bıçak çıkmış köyün içine heyecanlı heyecanlı. Bir adam duvarın dibinde oturuyormuş sormuş ona Bektaşi
Sen Müslüman mısın?
Adam Bektaşiyi tanımış elinde kanlı bıçağı da görünce korkmuş.
Ben Müslüman değilim aha şu adam Müslüman. Diye sevmediği bir komşusunu göstermiş.
Hemen onun yanına koşmuş Bektaşi ona da
Sen Müslümanmışsın şu adam söyledi demiş. Adamda korkmuş demiş ki
Valla ben Müslüman değilim eskiden Müslümandım ama tövbe ettim şimdi değilim. Demiş ve oda sevmediği bir adamı göstermiş. Bu seferde Bektaşi ona gitmiş oda inkar etmiş korkmuş zavallı
Ben demiş Hıristiyan oldum çoktan. Demiş.
O aradıkların hani şurada cami varya ordalar. Demiş. Bu seferde bizim Bektaşi can havliyle camiye koşmuş içeri girer girmez bağırmış
Hanginiz Müslümansınız doğru söyleyin, siz Müslüman mışınız? Camidekiler Bektaşiyi görünce korkmuşlar bu bizi kesin kesmeye geldi demişler. Hep birlikte
Biz Müslüman değiliz yeni olucaz demişler, aha şu sarıklı cübbeli varya işye o Müslüman. Diyerekten imamı göstermişler. Bektaşi imamın yakasından yapışmış elinde kanlı bıçakla.
Sen demiş Müslüman mısın? İmamda
Bana Müslüman diyenin anasını avradını&.
bursal 16 Mayıs 2010 21:30 | antwerpen
onerim var yonetim kurulu arkadaslarim ve genclerimize diyorumki genclerimiz yapmak isteyipte yapamadiklari icin guzel bir organize duzenlesinler ve gelecek olan geliri genclere verelim ve bizlerde destek olalim tabiki ayni zamanda genclerimizde uye olarak tasin altinada elini koysunlar uyeolsun derken cuzi bir aydat 25+30=ero gibi bir yillik odesinler sade haziri tuketmek le olmaz bu arada genclerimizde internet uzerindende olsa bibirlerine destek cagrilari ve uye lik icin biraz yazsinlar birlik beraberlik mutlaka olmali yoksa yok olup gitmeye mahkum oluruz. benim fazla yazi yazma kabilyetim olmadigindan dolayi kisa yaziyorum. Saygirimla.?
Şenol Özsoy 15 Mayıs 2010 22:13 | LYON
Sayin Baskan, Değerli Yönetim Kurulu Üyeleri, Dogrulari ve gercekleri bizimle paylastiginız icin tesekkur ederim. Yazinizı okudum katilmamak elden degil, ne yazikki vurdum duymazlik, bana nelik, sorumsuzluk hayatimizda hep oldu olacaktir duyarsiz ve orgutsuz bir toplum'un gelecegi hep karanlik olmaktan baska bisey degildir.Orgutlu ve duyarli olmamiz icin basta kulturumuze gelenkelerimize ve degerlerimize sahip cikmamiz gerek ama malesef seninde dedigin gibi sinifta kaldigimiz icin bu sorunlari yasiyoruz .Ama keske ilk ve son sinifta kalisimiz olsa daha oncede defalatrca sinifta kaldigimizi goruyoruz. Yinede umutsuz olmayacagiz guclu bir dayanisma birlikte orgutlenme kardesce yasamak umuduyla hepinizi selamlar basarilar dilerim. saygilarimla . Senol OZSOY
bursal 10 Mayıs 2010 22:12 | antwerpen
ORGUTLULUK Buradan ismailin (Dernek Yönetim Kurulu adina) yazmis oldugu yaziya tamamen katiliyorum cunku bizler birlik olmadigimiz taktirde hep ufalir yok olur gideriz kendini yok sayan kendi varligini tanimayan bir toplum baskasi tarafinda hic taninmaz kendi varligini dilini irkini soyunu bilmiyen baskasi tarafinda hic bilinmez nerden geldigimizi bilmedigimiz gibi gelecegimizide bilmeyecegiz bende ismailin yazisina katki olarak bu iki cumleyi ekliyorum cocuklarimizin gelecegi ile ilgili birlikberaberlik olma zamani hic olmazsa genclerimizin gelecegini gecmisini bilmeleri gerek buradadn genclerimizde is dusuyor genclerimiz her gun interneten bir birleriyle yazisiyorla facebukta yazisiyorlar birazda kendigelecegi ve gecmisiyle yazissalar iyi olur saygilarimla herkesi selamliyorum.. Bursal Mercan/Antwerpen