Dalkavuk: Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen ( kimse ), şaklaban, yağcı, yalaka.( Türk dil kurumu )
Halk arasında dalkavuk tipler ile ilgili anlatımlardan, iki örnek vermekte yarar görüyorum:
Birincisi: Filozofun biri bir dalkavuk ile sohbet ediyormuş, fakat filozof ne derse desin dalkavuk onu tasdik ediyormuş. Sonunda sabrı tükenen filozof haykırmış! Yahu birader hiç olmazsa bir kez olsun dediğime itiraz et de, iki kişi olduğumuzu anlayalım.
İkinci örnek de; Önemli mevkide bulunan bir devlet adamı dalkavuğun biri ile gırgır geçmek için olacak ki, sıfır nedir ? diye ona takılmış.Yanıt tam da beklenildiği gibi olmuş: Sizin huzurunuzda ben efendim.!
İşte yalakalarin ruh halleri budur.
Halkımızın Güney Kürdistan’da kazandığı mevzi ve bunun da, ülkemizin diğer parçalarında yarattığı ulusal çoşku hem bizler, hemde halkımızın karşıtları tarafından da en ince detayına kadar izlendiği bilinmektedir. Karşıtlarımız, halkımızın kazanımlarını sabote etmede işbirliği yaparken, bizim de güneydeki soydaşlarımız ile pragmacı ( yararcı / faydacı ) mantığı dışlayan ve aynı zamanda da, ulusal çıkarları temel alan bir anlayış bütünselliği sergilememiz gerekmez mi ?
Halkımızın Türkiye, İran ve Suriye’de ulusal bazda örgütlenebilmesi ve bunun güce dönüştürülmesi aynı zamanda, Güney Kürdistan’daki kazanımların da garanti altına alınması ile doğru orantılı olduğu bilinmelidir. Dört tarafı düşmanla çevrili olan Güney Kürdlerinin, Kürdistan’ın diğer parçalarındaki örgütlü soydaşlarından daha sağlam, başka bir dayanakları olabilir mi? Ama üzülerek belirmek durumundayım ki, güneyli egemen ulusal siyasi iradenin, Kürdistan’ın diğer parçalarında yaşayan Kürd politik örgüt veya şahsiyetleri ile olan egemen ilişki mantığı; günübirlik ve soydaşlık esprisinden uzaktır.
Türk egemenlerinin genelde Kürdistan ve özelde de Güney Kürdistan politikası değişmiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca nakaratlarını duyduğumuz, Kürd diye bir millet ve dolayısıyle Kürdçe diye bir dil de yoktur söylemi tarih olmuştur. Güney Kürdleri ile cepheden savaşmanın uluslararası koşulların da bir sonucu olarak olanaklı olamıyacağını kavrayan sömürgeci güçler, istenmeyen bir sürpriz ile karşılaşmamak için de, Kürdistan Federal Hükümeti ile ilişki geliştirerek iç işlerine müdahele edebilmenin zeminini oluşturma çabasındadır.
Kürd milletinin Kürdistan’ın her dört parçasında da, ulusal demokratik haklarını elde edebilme savaşımlarında en büyük engelin, Türk sömürgeci sistemi olduğu unutulmamalıdır
Güneyli soydaşlarımızın, sömürgeci ülkeler ile olan ilişkilerinde diğer parçadaki Kürdler üzerinden politika yapmak gibi bir hataya düşmesi, güneyin de kazanımlarını riske eder ki, bu sorumluluğun altından kimse kalkamaz.!
Tarih; Güny Kürdistan’ın ortak ulusal siyasi iradesine; Kürdlerin ulusal birliğine hizmeti ve aynı zamanda da ulusal demokratik yapılanmaların önünü açıcı olma misyonunu yüklemiştir. Bundan sapma hepimize kayıp ettirir.
Bu makalenin başlığından da anlaşılacağı gibi, esasında değinmek istediğim konu, Kuzey Kürdistan’daki ulusal demokratik haraketine musallat olmuş bir hastalığın teşhiri ile ilgilidir. Güney Kürdistan’lı örgütlerin, ülkemizin diger parçalarındaki yapı veya kişiler ile olan ilişkilerinde pragmacı oluşları, adını koyduğumuz bu illetin, tüm bünyeyi işlevsiz kılan düzeylere ulaşmasında etkili olduklarına da, tarihi deneyimlerimiz tanıklık etmektedir.
Bu pragmatist ilişkiler ve sömürgeci ülkeler ile olan ilişkilerinde, Kürdistan’ın ulusal birliğine hizmet edecek düzeyde olması noktasında eleştirmek, güneyli soydaşlarımıza düşmanlık değildir.Tam tersine bu tür ilişkilere karşı olmak veya eleştirmek en doğru dayanışma örneği olarak algılanmalıdır.
Padişahım çok yaşa ! mantığına esir olanlar, tarihe karşı suçlu duruma düşeceklerdir.
Kürd ulusu ve Kürdistan sorununun var olma koşulunu; yalnız güneyin başarı veya başarısızlığına endekslemek, ülkemizin diğer parçalarındaki halkımızın mücadelesini yanlış kanallara yönlendirmeyi amaçladığını yüksek sesle ifade etmek istiyorum.
Kuzey Kürdistan’da dalkavuk tiplerin bolluğu ortadadır. Bu tiplerin yanı sıra, temel mücadele alanı; Kuzey Kürdistan olması gerekirken, özünde kuzeyi ıskalayan bu örgüt müsveddelerinin de politik arenaya egemen oluşu, kuzeyde sürece müdahele edebilmenin araçlarını yaratma ve sorunlarımızın çözümüne yönelik çabaların verimliliğini de düşürmektedirler. Adeta Ahtapot gibi halkımızın tüm yaşam alanlarına oksijen taşıyan kanallarını da tıkamaya çalıştıkları veya buna hizmet ettikleri de görülmelidir.
Dalkavuklukta karar kılmış bu tür eğilim veya kişilerin teşhirinin de aynı zamanda, Kürd ulusal mühalefetinin acil çözüm bekleyen sorunlarının da çözümüne katkı sunabileceğine inanıyorum.
Abdullah Öcalan’ın “tek güç” olduğu ve televizyonun kariyerist düşkünler için cazibe merkezi olduğu dönemler, oralarda boy gösterip Apo’ya el pençe duran bu tiplerin doğaları gereği, patronlarına karşı olanlara ve özellikle de Güneyli Kürd önderlere nasıl hakaret, iftira ve düşmanca saldırılarda bulunduklarını, belleği sağlam olanlarda tüm canlılığı ile duruyor ! Övgüler düzerek tabulaştırdıkları Apo’nun dergahından umduklarını bulamayan bu yalaka tipler; şimdi de düne kadar hakaret ettikleri veya ihanetle suçladıkları Güney Kürdistan politik örgüt ve şahsiyetlerine toz kondurmama yarışına girmişlerdir.
Burada bir çelişki veya iki yüzlülük göremiyormusunuz ?
Güney Kürdistan Federal yapısının işleyiş ve ilişki biçimine yapılan en olumlu eleştiri sahiplerini bile, “ Türkiye’ye hizmet ve Kürd ulusal davasına ihanet ” gibi temelsiz suçlamalarda bulunmalarının, siyasi ve ekonomik rantı amaçladığını biliyoruz. Bu iki yüzlü ruh hallerinin dışa vurma durumudur. Bencil egolarını tatminden başka hiç bir değeri olmadığı bilinmesine rağmen, güneyli ulusal siyasi iradeden prim aldıklarına da üzülerek tanıklık ediyoruz.
Güney Kürdistan’lı politik güçlerin; dalkavukluğu onure edici bu türden ilişkileri, Kuzey Kürdistan’da ulusal demokratik muhalefetinin toparlanmasını bloke edici özelliğini görememezlik edemeyiz.
PKK’ın zirvede seyir ettiği 1993 / 96 dönemlerinde, Apo’nun işi alıp götürdüğü yanlış tesbiti ve erkten nemalanma güdüleri ile farklı çevrelerden insanların, Şam’da sıra bekledikleri dönemi unutmamak gerekir. Bu tipler Abdullah Öcalan’a rücu etmek için sıra beklerken, Apo ve PKK’sinin genelkurmayın bir projesi olduğunu ve Kürdleri felakete sürüklediğini savunan yurtseverlere saldırmalarının çok önemli nedenleri olmalıdır.
Dalkavukluk bir ruhsal bozukluktur.!
Halkımızın güneydeki kazanımı elbette tüm Kürd ulusu için kazanılmış bir mevzi olduğundan kuşku duyulmaz. Yurtseverler; bu kazanımları göz bebekleri gibi korumasını bilenlerdir. Aynı zamanda da güneydeki ortak ulusal siyasi iradenin, Kürdistan’ın diğer parçaları ile olan pragmatik ve diğer parçalara zarar veren yaklaşımlarını da eleştirme cesaretini gösterebilenlerdir.
İşte bizi dalkavuklardan ayıran bir özelliğimiz budur.
Bu ve buna benzer düzeysiz ilişki ve olumsuzluklarını eleştirmeyi düşmanlık olarak yorumlayıp, dün Apo’yu kutsayarak, Barzani ailesini ihanetle suçlayanlar! Bugün de, tam zıttına dönüşen bu yalakaların, güneyli güçlerin tetikçileri olarak piyasada boy göstermelerinin kişisel yarar sağlamaktan başka hiç bir amaç taşımadığı bilinmelidir.
Güney Kürdistan’da birgün işler sarpa sararsa, yine bu köle ruhlu tiplerin her türlü hakaretlerine maruz kalacaklarından kuşku duyulmamalıdır.
Dalkavuklarda ar damarı çatlamıştır.
Küzey Kürdistan’lı dünün politika aktörlerinin nemalanmak amacı ile, güneyli egemen siyasi iradenin eşiğini aşındırdığı bir sır değildir. Güney Kürdistan federe hükümetinin bu geçiş sürecinde, ulusal birliğin yolunu tıkayan uygulamaları ve sömürgeci devletler ile olan ilişki kapsamını eleştirmek, güneyli soydaşlarımıza sunabileceğimiz en büyük katkıdır. Doğaları gereği değişken ve kaypak olan bu sürüngen tiplerin bunu kavramada güçlük çekmesi doğaldır.
Birilerinin tetikçiliğini yaparak gündemde kalmayı başaran bu yalakaların deşifrasyonlarına katkı sunmanın da, bir yurtseverlik görevi bildiğimi ifade etmek istiyorum.
Eskiden bir egemenin bir dalkavuğu olurken, şimdi her parası ve güçü olanın, yüzlerce dalkavuğu var.
Nerede o eski dalkavuklar diyesi geliyor insanın !
Stockholm
Ocak 06
Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır