Huzur timi kimin timi?
HAŞİM DEMİR Gazeteci
Bir yıldan fazla bir süredir, İstanbul’un Kartal ilçesine bağlı değişik mahallelerinde, özellikle de...
Bir yıldan fazla bir süredir, İstanbul’un Kartal ilçesine bağlı değişik mahallelerinde, özellikle de, Yakacık Kurfalı bölgesinde 6 kişiden oluşan bir istihbarat timinin görev yaptığını ve bu timin bir cemaat kolu gibi çalıştığını tüm emekçiler bilir. Son günlerde polis teşkilatında cemaat örgütlenmesinin alıp başını gittiği tartışmalarının ayyuka çıkması üzerine bu tim bir görev icabı mı yoksa bir taktik gereği mi aniden ortadan kaybolarak görünmez oldu. Bu timin son bir yılda yaptıklarına baktığımızda, AKP iktidarının kendisi için bir devlet yapılanması, kendisi için bir polis teşkilatı örgütlenmesi, kendisi için bir yargı sistemi oluşturmasını görürüz. Timin isminin bile mistik bir çağrışım içermesi tesadüfü olmadığı gibi ilk akla gelen “Bu time neden başka bir ad konulmadı” sorusudur.
Polisin burjuva devlet mekanizması içinde önemli bir rolünün olduğunu biliyoruz. Bu rol son yıllarda o kadar çok abartıldı ki, hem polis teşkilatı sayı olarak bir ordu kadar büyütüldü, hem de TSK’nın darbe planlarına karşı bir önleyici rol oynayabileceği söylendi. 28 Şubat sürecinde darbe planlarının açığa çıkarılmasında polisin büyük bir rol oynadığı bile hep tartışıldı. Bu dönemde Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Vekili Bülent Orakoğlu’nun ve daha sonrada İstihbarat Daire Başkan yardımcısı Hanefi Avcı’nın kısa süre de olsa tutuklanıp cezaevine gönderilmeleriyle, TSK ile polis arasında bir hesaplaşmanın yaşandığı söylendi ve tartışıldı. Gerçekte tüm bu gelişmeler iki kurum arasında bir hesaplaşmanın yaşandığını mı gösteriyordu? Yoksa farklı burjuva klikleri arasında bir çelişki, çatışma mıydı? Elbette bir çelişki ve çatışmanın ta kendisiydi. Emekçiler karşısında birleşmiş bu iki kurum devrimci parti ve örgütlere karşı da tam donanımlı olarak bir savaş yürütüyorlardı. Kürt hareketine karşı dizginsiz bir savaşın sürdürülmesinde asla bir çelişki ve çatışma yaşamıyorlardı. Son 8 yıllık AKP iktidarı sürecine baktığımızda, polis teşkilatında bir cemaat örgütlenmesinin, polis meslek yüksek okullarına, polis akademisine, polis kolejlerine girdiğini aleni olarak biliriz. Hatta neredeyse çevik kuvvet şube müdürlüklerinde görevli tüm polislerin takunyalı olduğu söylenir. İşte Yakacık Kurfalı, Uğur Mumcu, Soğanlık, Hürriyet, Cumhuriyet, Yeni Mahalle, Çarşı, Topselvi mahallelerinde cirit atan bu tim başta IŞIK Evleri, okuma evleri, Kuran kursları, üniversiteye hazırlık kurs odalarının tümünde rol oynadığı gibi, devrimci örgüt ve devrimci kişilere karşı da fişleme faaliyeti yürüttü. Operasyonel faaliyetler gerçekleştirdi. Bölgenin önemli bir kısmının Alevi Kürt emekçilerden oluşmasından dolayı da özellikle gece istihbarat faaliyetlerine ağırlık verdi. BDP başta olmak üzere irili ufaklı tüm devrimci demokrat örgütlerin seceresini çıkaracak kadar faal oldu. Bölge haritası üzerinde etütlü çalışmalar yaparak kırmızı ve türbe yeşili bir grafik çıkaran bu tim bu kadar fütursuzca cemaat- tarikat örgütlenmesinde aleni davranabilir mi? Tüm bu faaliyetleri herkesin gözü önünde yapabilir mi? Buna verilecek cevap şu olacaktır.
Elbette bir istihbarat timi aleni çalışamaz. Onun gizli ve gizemli ürkütücü yanları da olması lazım. Emrinde habercileri, yerel muhbirleri olması lazımdır. Bu tim tüm bunlara sahip bir timdi. Sokak hareketlerinin çoğaldığı günlerde, Kürt halkının başkaldırılarında, TEKEL direnişi gibi önemli işçi mücadelelerinde önemli faaliyetler yürüttü. Bölge genelinde eski istihbarat elamanlarıyla, JİTEM artıkları ile, MHP irtibat büro elemanları ile Nizami Alem Ocak militanları ile, Osman Pamukoğlu’nun Hak ve Eşitlik Partisi elamanları ile sabahlara kadar mesai yaptılar. Çankırılı, Trabzonlu, Erzurumlu emekçileri linç girişimleri için kullanmak istediler. Kurfalı salı pazarı sokağında bulunan Çavuşoğlu Kıraathanesini ve Kurfalı merkezde olan Dilan Kıraathanesini yakma girişimini teşvik ettiler. Uğur Mumcu’da İBDA-C’lilere bildiri dağıttırdılar. Yılbaşı kutlamalarının Hıristiyan fitnesi olduğunu yaydılar. Bu propaganda da İBDA-C’lileri kullandılar. Siirt mahallesinde korucu ailelerini Soğanlık’taki ve Yakacık Yaka Kent’teki Diyarbakırlılara karşı kullandılar. TEKEL direnişini desteklemek için çadır kurmak isteyen ESP’lilere karşı operasyon örgütlediler. İki ESP’li genci gizli olarak gözaltına aldırıp cinsel taciz de dahil bayıltıncaya kadar acımazsızca işkence yaptırdılar. 12 Eylül öncesinden bu yana devrimci olarak kalan ailelerin bazılarının evlerini korsanca gece yarısı, ya da sabaha karşı kurşunlattılar. Alevi emekçilerinin cemevi açma mücadelelerini hep geriden izliyormuş gibi yapıp, kronik provokatör CHP’lileri Pir Sultan Derneği Kartal Şube yöneticilerine karşı alttan kışkırttılar. Hürriyet Mahallesi’nde kentsel dönüşüm mağdurlarının AKP karşıtı eylemler yapmasına, Kadir Topbaş’ı protesto etmelerine karşı AKP’lileri harekete geçirerek ev toplantıları örgütlediler. Dilek Düğün Salonu’nda Kadir Topbaş’ın bine yakın AKP yandaşı ile yaptığı toplantıyı Evrensel gazetesi muhabirinin izlemesini engellediler. Anayasa referandum oylaması arifesinde çalışma yürüten devrimci parti ve örgütlere karşı operasyon yaptırdılar. EMEP’in pankartlarını gece yarısı iplerini keserek ya da yakarak yok ettiler. BDP ve ESP’lilere karşı 11-12 Eylül günlerinde ev baskınları yaptırarak tutuklanmalarını sağladılar. Evrensel gazetesi dağıtımını engellemek istediler. Tüm bunları yaptıran bu tim peki AKP’lilerin ve Gülen cemaatinin kontrolündeki misyoner faaliyetlere karşı ne yaptı.
Özellikle bu tim Salı Pazarı sokağının arkasında bulunan Kılıç Sokak’ta iki ayrı işyeri ve evde yapılan tüm cemaat toplantılarına göz yumdular. O ev ve işyerlerinin güvenliğini sağladılar. Yakacık Lisesi, Yakacık Endüstri Meslek Lisesi, Ticaret Lisesi, Balkan Koleji, Ortadoğu Koleji, Soğanlık Medine Tayfur Lisesi önlerine cemaatin adamı olan takım elbiseli ‘Abi’lerin gizli faaliyetlerine göz yumdular. Harun Yahya’nın ‘Yaradılış Teorisi’ kitabının dağıtımının yaygın yapılmasının akıl hocalığını yaptılar. Bölgenin tümünde belli esnafların üstlendiği her cuma dini toplantıların yapılmasında önemli rol oynadılar. Bu toplantılardan biri her hafta Soğanlık’ta bulunan Megapol Çay Bahçesi’nde yapılmaya devam ediyor. El Kaide, Hizbullah gibi örgütlerin alttan örgütlenmelerine kendi kontrollerinde izin veriyorlar. İşte tüm bu gelişmeler bu timin adının neden HUZUR TİMİ olduğunu en iyi şekilde kanıtlıyor. Bu tim bölge çapında yaygınlaşan uyuşturucu çetelerine karşı tek bir adım atmazken, aç sefil işsiz binlerce gencin dolaşmak için çıktığı zeytinliklere, parklara göz boyayan üst aramalı kimlik kontrolleri yaptırıyorlar. Gençlerin, örgütlerden uzak durmalarını, BDP ve EMEP’e katılmamalarını tavsiye ediyorlar.
Adı Huzur Timi de, AKP timi de olsa ortada duran bu timin devletin timi olduğu ve polis teşkilatına bağlı bir tim olduğudur. Tarih bazen Haiti’deki gibi bir halk ayaklanmasında gizli polis ajanlarının sokak ortasında halk tarafından linç edileceğine tanık olacak, bazen de o timin ve timlerin türbe yeşiline bezenmesine adlanılmadan halk düşmanı faaliyetlerinden dolayı halk tarafından yargılanacak ve halk en doğru kararı verecektir. Tarih bu gibi toplumsal devrimlerle doludur. Ülkemizde de er yada geç devrim olacak ve sosyalizm kurulacaktır. Düzenli polis ve düzenli ordu lağvedilecek, yerine halkın kendisi silahlı olacak, devletse giderek sönerek yok olacak. Huzur Timi de özel tim de tarihin çöplüğüne atılacaktır.