Toprak, suyun başını tutanın olacak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da açıkladığı GAP Acil Eylem Planı’nın ‘uygulamaya konulmasının’ üzerinden 2 yıl geçti. Bölgenin kronikleşmiş eğitim, sağlık gibi birçok sorununa çözüm olacağı, 3.8 milyon kişiye iş sağlayacağı... Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da açıkladığı GAP Acil Eylem Planı’nın ‘uygulamaya konulmasının’ üzerinden 2 yıl geçti. Bölgenin kronikleşmiş eğitim, sağlık gibi birçok sorununa çözüm olacağı, 3.8 milyon kişiye iş sağlayacağı ve sulama kanallarının yapımıyla 1.8 milyon hektar arazinin sulamaya açılacağı vaat edilen planın geldiği noktayı gazetemize değerlendiren Elektrik Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı ve TMMOB Sözcüsü İdris Ekmen, sulama kanallarının bölge köylüsünün ihtiyaçlarına göre değil sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlendiğini belirtti. Ekmen, “Su, sulama kanallarını inşa eden şirketlere veriliyor. Az topraklı köylü, bu düzende topraklarını kaybetmekle karşı karşıya kalacak” dedi. SERMAYENİN İSTEĞİNE GÖRE ŞEKİLLENECEK GAP yatırımlarının enerji ayağının yüzde 85’inin tamamlandığını belirten Ekmen, şunları söyledi: “Bu yatırımlardan bölgedeki büyük toprak sahipleri istifade ediyor. Başbakan’ın, GAP Eylem Planı’nı 75 milletvekiliyle çıkartma yaptığı Diyarbakır’da açıklamasının üzerinden 2 yıl geçti. Planın 4 yıl içinde tamamlanacağını söyledi. Bu planın diğer hükümetlerin eylem planlarından tek farkı ya da yeniliği, sulama kanalları projesidir. Toplam 12 milyar dolarlık kaynağın 11 milyar TL’sinin sulama kanalları için ayrılacağını söyledi Başbakan. Buna karşılık, GAP’ın başlangıcından bu yana sulama projelerinin sadece yüzde 14’ü gerçekleşti.” KÖYLÜ ELİNDEKİNDEN DE OLACAK Sulama kanallarının yapımıyla bölgede sulu tarıma geçilmesinin, bölge köylüsünün lehine bir gelişme gibi yorumlanamayacağını söyleyen Ekmen, AKP Hükümeti’nin GAP Eylem Planı’nı açıkladığı günlerde, 5762 sayılı Kanun’da yaptığı değişikliklerle sulama kanallarını ve suyu yabancı şirketlere, holdinglere ve toprak ağalarına peşkeş çekecek bir düzenlemeye gittiğini belirtti. Yeni yasal düzenlemenin, az topraklı köylülerin topraklarını kaybetme tehlikesi içerdiğini dile getiren Ekmen, “GAP Eylem Planı’nda sulama kanallarının ‘yap-işlet devret’ modeliyle yapılacağı öngörülüyor. Bu model şöyle: Devlet sana su kanalını ihale ediyor. Sana kâr garantisi veriyor. O ihalede harcadığın paranın kat be kat fazlasını kazanıyorsun. Yani ihaleyi kapıp zengin oluyorsun” dedi. HER ŞEY ŞİRKETLER İÇİN Devletin barajdan o kanala akan suyu şirketlere verdiğini belirten Ekmen, “Al bu suyu çiftçiye sen sat diyor. Çiftçi senin belirlediğin fiyatta seninle anlaşmadı mı? Merak etme, ben devreye girerim. Su fiyatını ben belirler ve ilan ederim. Eğer çiftçi suyun parasını ödeyemezse, mevcut yasal prosedürle bu para tahsil edilir deniyor” şeklinde konuştu. Bunun bölgede yeni zenginler yaratmaktan başka bir şey ifade etmediğini belirten Ekmen, “İhaleyi alan; artık bu bir yabancı ya da yeli holding mi olur, bir toprak ağası mı olur, bilemem ama kanalı yapan adam suyun başına oturacak. Çiftçi su parasını ödeyemediği zaman icralık olacak. Topraklarını satmak zorunda kalacak” dedi. “Biz bölgede toprak reformundan, yoksul köylünün üretime katılmasının sağlanmasından, GAP’ın bunun için kullanılmasından bahsederken, AKP’nin GAP Eylem Planı, tersine; suya hakim olanı zengin edecek bir proje olarak şekilleniyor” diyen Ekmen, “Bu durumda bölge köylüsüne 5-10 lira yevmiye ile çalışmak kalıyor” şeklinde konuştu. (Diyarbakır/EVRENSEL) GEÇİCİ VE AĞIR İŞÇİLİK DAYATILIYOR
3.8 milyon kişiye iş imkanı sağlanacak deniyor. Bu rakam aslında GAP Eylem Planı’nın hedefi değil, tamamen başlangıcından bugüne kadar GAP’ın hedeflediği rakamdır. Başbakan Erdoğan, bunu kendi hedefiymiş gibi gösteriyor. Oysa GAP kapsamında sağlanacak iş tamamen geçici ve ağır işçiliktir. Yani sulama kanalları, okul baraj inşaatlarında ve müteahhit eliyle yürütülecek olması, kayıt dışı olacağını gösteriyor. Bir diğer işçilik türü ise 5-10 TL yevmiye ile tarım ırgatlığıdır. Bu eylem planında sanayiyi teşvik eden hiçbir şey yok. Bölge cazibe merkezi haline getirilecek deniyor. Bu tamamen laftan ibarettir. Çünkü cazibe merkezi olabilmesi için bölgenin değişmesi gereken koşullarıyla ilgili atılan tek bir adım yok. TAŞ ATMA GOL AT! Kültürel alanda yapılanlar ise valilikler eliyle GAP Eylem Planı kapsamındaki kaynaklara aktarılarak yapılan konserlerdir! Bu konserler elbette iyidir, karşı çıkmamız mümkün değil ama bunların GAP Eylem Planı içinde değerlendirilen faaliyetler olması, hükümetin GAP’a ne kadar ciddi baktığının bir göstergesidir. Örneğin yine GAP Eylem Planı kapsamında TMK mağduru çocuklar için üretilen proje, ‘Taş atma gol at’ projesidir! Ve ciddi ciddi valilik bunu örgütlemekte, GAP Eylem Planı kaynaklarını bu tür ‘çözümlere’ aktarmaktadır! Tüm bunlar yapılanların gülünçlüğünü göstermektedir.
GAP’TAN PAYIMIZI İSTEYİNCE BÖLÜCÜ OLUYORUZ Türkiye’deki toplam elektrik üretimi 44 milyar kilovat ve bunun 21 milyar kilovatı GAP bölgesinden sağlanıyor. Yani neredeyse yarısı! Oysa GAP’ın hayata geçtiği yıllarda TÜİK’in rakamlarına göre örneğin 1987’de Diyarbakır’ın milli gelirden aldığı pay yüzde 5 iken, 2001’de yine yüzde 5. Bu, GAP’ın bölgenin ihtiyaçları için ne kadar kullanıldığını gösteriyor. Bugün rahatlıkla söyleyebiliriz ki, günümüze kadar GAP’a aktarılan kaynaklar yine GAP’ın yarattığı katma değer ile karşılanmış durumdadır. Örneğin 2006 yılında GAP bölgesinde üretilen elektrik enerjisinin Türkiye’ye kazandırdığı katma değer, 1.2 milyar dolardır. Ama bu paranın bölgeye dönüşü ise ortadadır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başkanının, bu paranın bir kısmının bölge belediyelerine aktarılması talebini dillendirdiğinde bölücülükle suçlanması ise ayrıca ironiktir. Bölgede üretilen katma değer batıda kullanılınca bu bölücülük olmuyor, ama bir belediye başkanı bu paradan bölge için pay istediğinde bölücülük yapmış sayılıyor!